EN YENİLER

Dost Siteler

buyuk-osmanli-devleti

Bizi Kimlere Bırakıyorsun Ey Türk?

Bizi Kimlere Bırakıyorsun Ey Türk?


Son dönem Filistin ve Suriye'de görev yapmış olan kahraman Osmanlı komutanlarından Selahaddin Günay'ın Busr-ı Eski Şam Kalesi'nde görevliyken Dürzi lideri Sultan Atraş'a bağlı 500 kişilik bir süvari kuvvetinin kaleye baskın yapacağını hayıflanarak ve vahlanarak konuşan iki ihtiyar Arap'tan  duyması üzerine az sayıdaki Türk Askerini kırdırmamak için onları Der'a'ya gönderdikten sonra iki Türk eriyle gece yarısı bölgeden ayrılışını hatıralarında şöyle anlatmaktadır:

 

"Şerif (Hüseyin)'in kuvvetleri güya beni elde etmeleri için Busr-ı Eski Şam'ın etrafına yabancı seyyar aşiret getirmiş ve bu kasabanın etrafını kesmişlerdi. Bundan da haberim vardı. Fakat benim itikadım tam ve imanım sağlam olduğu için yolumu bağlayacaklarına ihtimal vermiyordum. Hareketimizden bir saat sonra bir seyyar aşiretin içersine düşmüştük. Tüfekler kucağımızda ağır ağır yolumuza devam ettik. Cenab-ı Hak Kadir-i Mutlak'tır. Koca aşiretten hiç bir fert ayakta değildi. Hiç bir köpek de havlamıyordu. Böyle sakin bir durumda aşireti geçtik. Şafaktan evvel Are'ye gelmiştik.

 

Bu ayrılış o kadar hazindi ki, bunu layıkıyla izaha imkan göremiyorum. Yalnız şu kadar söyleyeyim ki bu ayrılışta duyduğum hüzün ve elemi babamdan ve baba ocağından ayrılışımda duymamıştım. O canım yerleri belki bir daha görememek üzere terk ediyor, vatanın bu parçasını öksüz ve yetim bırakıyorduk. İki gözümüz iki çeşme gayr-i ihtiyari boşalıyor, her attığımız adımı artık hasretle geride bırakıyorduk. Ah o ne acı anlar ve günlerdi..!

 

Nereden ve nasıl haber almışsa, tam vedalaşıp kaleyi terk ederken büyük kapıdan çıktığımda, tahsil görmüş yirmi beş yaşlarında bir Arap delikanlısı karşıma çıktı. İki elimi öptü. "Ah siz ve siz Türkler, bizi kimlere bırakıp böyle gidiyorsunuz ya Selahaddin? Arkanızda koca bir tarih bırakarak buradan ayrılıyorsunuz. Ne yazık ki biz sizleri bulamayacağız!" diye hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve ayakta duramıyordu. Sonra kalenin duvarına dayandı. Ne çare ki ben yolumdan kalamazdım.."

 

Osmanlı Komutanı Selahaddin Günay hatıralarında Kudüs'ün düşmesinden sonra yiyecek sıkıntısı çekilmesi üzerine Türk Askeri'nin Aclun bölgesindeki köylerden yiyecek toplanmasına karar verildikten sonra gittikleri köylerde zenginlerin çuval çuval erzak getirmeleri yanında fakir Filistinliler'in de buna iştirak için -ancak kendilerini doyurabilecek miktardaki- yiyeceklerini takdim etmeleri üzerine: "İhtiyacı olandan istemiyorum, insan kendi rızkını başkasına vermez, çok rica ederim yiyeceklerini götürsünler." diyerek fakirlerden kabul etmediğini, Suriye'yi adım adım terk ederken Arap halkın duyduğu acıyı, döktükleri gözyaşlarını, yol boyunca Türk Askerleri'ne gösterdikleri şefkat ve ikramı, Şam'da, şehir halkının isyancı aşiretlerin isyana katılma tekliflerini kesinlikle reddederek onlara "serseriler" gözüyle baktıklarını, devletle arası iyi olmayan bir aşiret reisinin "Biz bu bayraktan nasıl ayrılırız?" diyerek adamlarıyla birlikte hıçkıra hıçkıra ağladıklarını da anlatmaktadır ki tarih hafızasına bu türden sayısız örnekler kaydedilmiştir.

Bugün 20 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!
Site Sahibi : Enes Okay
Açılış Tarihi: 12.01.2011


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol