EN YENİLER

Dost Siteler

buyuk-osmanli-devleti

Osmanlılarda Harp Sanayii

Osmanlılarda Harp Sanayii
Asya, Avrupa ve Afrika’nın kilit noktası hüviyetinde olan Anadolu’da beylik 

kuran Osmanlılar, kuruluş devrinde dahi birçok devletle mücadele etmek zorunda 

kalmıştı. Nitekim bu mücadele zaman zaman aynı anda yedi, sekiz devlete kadar 

çıkmıştı. Bir de Osmanlıların İslamiyeti temsil etme makamında bulunmaları, 

Haçlı güruhuyla yıllar süren amansız mücadelelere girmelerine sebep olmuştu.

 

600 yıllık bir tarihe imzasını atan Osmanlı İmparatorluğunun güçlü bir harp sanayiine sahip olması kaçınılmazdı.

 

Avrupa ordularında çok sonraları kullanıldığı anlaşılan tüfek, II. Murad zamanında Osmanlılar tarafından kullanılıyordu. Varna ve II. Kosova meydan muharebelerinde müttefik Avrupa ordularının mağlup edilmesinde tüfekli piyadelerin önemli payı olmuştur.

 

füzelerin temelini teşkil eden alev füzeleri ilk defa İstanbul’un fethinde 

kullanılmıştır. Yıllar sonra bu çalışma prensibini 20.yy. mühendisleri ele 

alarak geliştirmişlerdir.

 

Germi Hisarı kuşatmasında Sultan II. Murad, Germe kulesi önünde kurdurmuş olduğu seyyar tophaneyi ancak, Hitler Rusya seferi sırasında taklit edebilmiştir.

 

Giderek gelişen top sanayiinde, Yavuz Sultan Selim zamanında bir kademe daha atlayarak babasının icadı olan yivli topların dökümüne geçilmiştir. Batı dünyası ise bunları ancak 1868 yılında 

Almanya’da yapabilmiştir. Ayrıca bu padişahımız zamanında toplara hareket 

mekanizması verilmiş ve 3600 lık bir çevreyi dövme imkânına kavuşturulmuştur

Ridaniye seferinde, yine tarihte ilk defa peşi peşine 5—10 gülle atabilen 

toplar kullanılmıştır. 820 cm’lik dev toplar da bu dönemin mahsullerindendir. 

16.yy.ın ikinci döneminde Baylemez adında 17 ton ağırlığında 281 kg’lık 

gülleler atabilen şaheserler imal edilmiştir.

 

İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde tophane, humbarahane, fişekhane, baruthane, tersane denilen fabrikalar vardı. Aynı zamanda harp malzemeleri imal eden bu ve benzeri fabrikalar, kuruldukları merkezlere büyük zenginlikler sağlıyordu. Mesela 

Sofya’nın güneyindeki ufak bir kasabada kurulan 17 demir fabrikası, o bölgeyi 

epey kalkındırmıştır.

 

Osmanlı ordusunun silahları birkaç yılda yenilenir ve daha mükemmelleriyle değiştirilirdi.

 

Anadolu’nun üç tarafının denizlerle çevrili olması, Osmanlı İmparatorluğu’nun deniz gücüne de önem vermesini gerektirmiştir.

 

Fatih Sultan Mehmed Padişah olduğunda kadırgacı sayısı 30 civarındaydı, vefat ettiği zaman ise bu sayı 250 harp, 500 nakliye gemisine ulaşmıştı. Fatih Sultan Mehmet’in Haliç’te inşa ettirdiği tersane aynı anda 200 gemiyi tezgâha koyabilecek kapasitede idi. 

Bu tersanedeki işçi sayısı ise 60.000’i bulmuştu.

 

Osmanlı İmparatorluğu’nun 16 ve 17.yy.lardaki başarısının sebeplerinden birisini de

mükemmel bir gemi inşa tekniğine ve esaslı bir gemicilik bilgisine sahip 

olmasına dayandırabiliriz. Bu dönemde Süveyş’ten Tuna’ya, Karadeniz’den 

Cezayir’e kadar yayılmış 140 adet tersanesi olan İmparatorluğun 500 parça üstün 

vasıflı harp gemisi olmak üzere 4000 parçalık donanması vardı.

 

Belli bir dönemde Osmanlılar, çağın icap ettirdiği ilim ve tekniği bayraklaştırıp Hakkın, 

hakikatin ve adaletin mümessili olmuşlardır. Günümüzde ise süper- güçlerin 

kontrolündeki ham teknolojisi milyonlarca masumun ölmesine, yüz binlerin açlık 

ve sefalet çekmesine sebep olmaktadır. Gönlümüz Osmanlıların torunlarının 

tekrar ilim ve fene vakıf olup her türlü gelişmenin Hak ve adalet doğrultusunda 

kullanılmasına vesile olmasını temenni etmektedir.

 

 

Kaynaklar: 

 

1.Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Düzeni, Necdet Sevinç

 

2.Denizin Sesi Dergisi. Mart, Nisan 1988 sayısı Anadolu’da Tersanecilik, Aydın Anak

 

 

 

Bugün 33 ziyaretçi (218 klik) kişi burdaydı!
Site Sahibi : Enes Okay
Açılış Tarihi: 12.01.2011


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol