OSMANLI MUHABBET GELENEĞİNİ
Gönül ne Kahve İster, ne Kahvehane Gönül Sohbet İster, Kahve Bahane...[ OSMANLI MUHABBET GELENEĞİNİ ]
Bilgi Katılmış sohbete ''muhabbet" derler. Osmanlı ceddimizin, sevgi bilgı, şefkat, dostluk,
paylaşım gibi, bugün çoğunu unuttuğumuz kavramlardan oluşan bir
"muhabbet" geleneği vardı.
Eski kahvehaneler bile bu geleneğe hizmet ederdi. Şu deyiş
meşhurdur:
Gönül ne kahve ister, ne kahvehane Gönül sohbet ister, kahve
bahane.
Varlıklarıyla bugün bile övündüğümüz Osmanlar, Orhanlar,
Muradlar, Yıldırımlar, Fatihler, Süleymanlar, Sinanlar Barbaroslar,
hep o "muhabbet" ekseninde yetişmış değerlerdir.
Çünkü muhabbetin hem insan ruhunu pişirip olgunlaştırmak, hem
de sevgi paylaşımıyla yürekleri bütünlemek gibi özellikleri var.
Çocuklar dokuzon yaşlarındayken muhabbet sofrasına alınır, on
dördüne bastıklarında soru sorma hakkı tanınır, on dokuzundan
sonra da görüş bildirmelerine müsaade edilirdi.
Çocuklar aile ve toplum içinde kendilerini ifade etmeyi böylece
öğrenirlerdi.
Aile bireyleri birbirlerini muhabbet sofrasında keşfeder, büyükler
küçüklere deneyimlerini aktarırken küçükler büyüklerine kendi
dünyalarını yansıtırlar, zamanın kuşaklar araşma girmesinden
oluşan dil farklarını giderirlerdi.
Büyükler küçüklerin kullandığı dili, küçükler büyüklerin kullandığı
terminolojiye aşina hâle gelirlerdi.
Dil, ayırıcı bir özellik olarak kuşakların arasına girmez (şimdi olduğu
gibi), birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynardı.
Yani, kuşaklar (nesiller) arası kopukluğu önlemesi sohbet meclisinin
en önemli işleviydi. Farklı kuşaklar aynı ortamı paylaşmanın
huzuruyla birbirlerini anlamaya, kavramaya ve keşfetmeye
çalışırlardı.
Tüm aile fertleri arasında saygılı bir samimiyet olur, 'ama bu asla
lâubaliliğe kaçmazdı.
Babalar "bey baba", anneler "hanım anne", nineler "hanım nine"
(haminne), dedeler "efendi dede" idi;
Ailedeki yaşlılardan "moruk" diye bahseden çocuk, o tarihlerde,
herhalde kıyamet alâmeti sayılırdı.
Sonra ne olduysa oldu, kuşaklan bir birine bağlayan "muhabbet" ipi
koptu. "Sohbet" geleneği yitti.
Sevgi, bilgi, şefkat, dostluk, paylaşım gibi ailenin ayakta durmasını sağlamaktan başka topluma yansımaları son derece olumlu olan ve aslında insanın da mayasını oluşturan kavramlar, "muhabbet"in arkasından bitti, gitti.
Turnikenin konuştuğunu ilk duyduğumda verdiğim tepkiyi hep
hatırlarım: "İnsanlar susunca, makineler konuşuyor."
Ve bu ülkede kuşaklar arasında müthiş kopukluklar yaşanıyor.
Dil kopmuş, yürek kopmuş; sonuçta dünyalar öyle farklılaşmış ki,
aile fertleri aynı çatı altında farklı dünyaları yaşıyorlar!
kaynak
Yavuz Bahadıroğlu- Biz Osmanlıyız